DİĞER
“Turan, Lewis’in ‘Batıda demokrasi ile çok sesli müzik, Doğuda demokrasi zaafı ve tek sesli müzik’ arasında kurduğu bağın aslında ona özgü ve yeni olmadığını hatırlattıktan sonra bu bakışın ne denli sığ olduğunu vurguluyor; tek sesli makamsal müziğin 'Doğunun geri kalmışlığının ve pespayeliğinin başlıca sembolleri arasında algılanmasına' tepkisellikten uzak bir sorgulama ile cevap veriyor.”
“Cengiz Sinan Çelik çeyrek yüzyıldır tutsak; Serdestan ise dışarıya saldığı güvercinler gibi; kelimeleri kanatlı olmaya özenli... Çelik de öncekiler gibi eski ozanların destan mirasına talip oluyor. Başka deyişle, ‘ölü geçmişin yaşayanlar üzerine çöken kâbusu’na da talip; şiirin olanaklarıyla onunla yüz yüze gelmeyi gelecek için yeni hayaller kurmayı deniyor.”
"Bıçakçı fotoğraf ve söyleşi vermeyi sevmese de 'flörtöz' bir yazardır: Gelen tepkileri (ve gelebileceğini tahmin ettiklerini) metnin içine sızdırır, hatta bu beklentileri yazara yöneltilmiş birer talep olarak 'konuya' dahil eder. Okurun sevdiği (kolay, külfetsizce zevk alabildiği) özellikleri öngörüp talebe uygun kitaplar üretmek değildir bu. Oyunlu, parodili, kendi üzerine dönen, tehlikeli de olabilecek bir ilişkidir."
Cengiz Sinan Çelik'in şiir kitabı Serdestan, önümüzdeki günlerde Ayrıntı Yayınlarından basılacak. Sunuş yazısıyla kitaptan üç şiiri Tadımlık olarak yayımlıyoruz.
“18 yaṣımda Ludwig Mies van der Rohe’nin Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht’e yaptığı anıtı görünce mimarlık okumaya karar verdim. Mimarlığın toplumu geliṣtirebilen ve politik bir tavır almaya izin veren bir alan olması beni heyecanlandırmıştı. Sanat pratiğimde aradığım gerçeklik beni mimarlıktan uzaklaṣtırmıyor. Sadece daha özgür bir ortamda var olmamı sağlıyor; yani yaratıcı bir kaosun var olabildiği bir olanaklar alanı.”
"Cumhuriyet’in ilk yıllarına minaresi kaidesine kadar yıkık, cami ve medrese kubbeleri çatlak, türbe kapısı ile ön duvarı çökmüş, içerisindeki kabartma yazılar kırılmış, sıvaları dökülmüş bir yapı olarak ulaşan, köpeklerin mesken tuttuğu, hayvanların otladığı bir harabeye dönen bu metruk külliye, İbrahim Hakkı Konyalı’nın 7 Nisan 1938 tarihli Tan gazetesinde 'Koca Sinan’ın Ahır Yapılan Son Eseri' başlığı ile yayınlanan yazısına konu olur."
“Dijital dünya öyle hassas dengeler üzerinde duruyor ki, onu yok etmek parmağımızın ucunda. Öte yandan sadece hafızamız, fotoğraflarımız değil, şu anda benliğimiz bile dijital dünyada kuruluyor.”
Sinan Aral'ın kaleme aldığı Hype Machine, sosyal medya uygulamalarının artık büyük bir toplumsal tehdit haline geldiğini belgeliyor. Peki bu büyük tehlikeyi bertaraf etmek hâlâ mümkün mü? Aral'a göre, evet.
Fatma’nın yanından ayrıldıktan sonra odasında soyunurken babasının söyledikleri aklına gelir. Babasına göre “bazı mendebur istisnalarıyla her kadın mubahtır”
TÜYAP 38. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı'na katılan bağımsız yayıncılara bu seneki fuar deneyimlerini sorduk; artısıyla eksisiyle...
Varoluşu gereği doğaya zarar vermesi kaçınılmaz olan kapitalin bir ekolojik retorik üretmesi inandırıcılıktan çok uzak
"Tarihî eseri aslına uygun olarak yeniden eski ihtişamlı günlerine döndürüyoruz" denilen Narmanlı Han'a bugün ilk tabela asıldı...
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.